4C Maddesinin İptali için Anayasa Mhkemesine Başvuru


BU ÜÇÜNCÜ ZAFER
 Direnişe başlamak, ağır doğa koşullarına ve yönetsel engellemelere karşın sürdürmek, içinde onlarca alt başlığı olan birinci zaferdi. Öğrenilen ve öğreten bir süreçti. Dayanışmanın ve hak aramanın varlığını, Türkiye’nin gerçek gündeminin ne olduğunu anımsattı, örnek oldu. Asıl anımsattığı bir şey vardı ki, birinci zaferin doruğu oldu: “İşçi sınıfı” ve değişen dünya koşullarına inat “sömürüye karşı her koşulda savaşım”.
Destanlaşacak olan birinci zafer, şimdi Tariş işçileri direnişiyle halkalarını genişletiyor.

Bu toplumsal savaşım, eylemi yalnızca söylemde ya da sonuç alınamayan görüşmelerde tutmakla yetinmedi; demokratik toplum düzeninin “hukukun üstünlüğü” yoluyla sürdürülebileceğinin somut örneğini de destanına ekledi. Hak arama özgürlüğünü kullandı. Kendilerine dayatılan 4/C kuralının uygulanmasına ilişkin Bakanlar Kurulu Kararının iptali için dava açtı ve bu yolla, “30 günlük” başvuru süresi düzenlemesinin yürütmesinin durdurulmasını sağladı. Bu ikinci zaferdi. Hakkımızı aramayı sürdürmeye devam edeceğiz, tüm Türkiye eylem alanımız olacak diyerek çadırlarını davul zurnayla söktüler.

Yargıya karşı tepkisini, sürdürmekte ısrar eden siyasal yönetim, yargı kararlarını tanımazlık alışkanlığını bir kez daha sürdürdü ve Danıştay 2. Dairesinin yürütmeye durdurma kararına itiraz etti. Her ortamda “demokratlık” söylemini ağzından düşürmeyenlerin, demokrasiden ne anladıkları da böylece bir kez daha kanıtlanmış oldu.

Tekel İşçileri davası, aynı durumdaki diğer işçilere örnek oldu. Yeni davalar açıldı. Bu davaların birinde itirazı görüşen Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun, geçici personel çalıştırılmasına olanak sağlayan ''4/C'' maddesinin iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne başvurma kararı aldı. Bu da üçüncü zafer olarak tarihe geçti. Başvuru gerekçesinde bu kapsamda çalıştırılan personele Anayasa'da yer alan temel hak ve özgürlükler ile sosyal güvenliğe ilişkin hakların verilmediği vurgulandı. Gerekçede Anayasa'daki düzenlemeler dikkate alınmaksızın 4/C'ye ilişkin tüm yetkinin Bakanlar Kurulu'na bırakılması da hukuka aykırı bulundu.

İkinci zaferle, yalnızca kendilerinin değil, aynı durumda bulunan 36.215 çalışanın hakkını koruyan Tekel İşçileri, üçüncü zaferle de 4/C uygulamasının kurbanı olma olasılığı olanların haklarını korumanın yolunu açtılar. Bir başka deyişle, 4/C’nin hukuk metinleri içinden temelli çıkarılmasının adımını attılar. Şimdi Anayasa Mahkemesi’nin kararı beklenecek.

Tekel işçileri direnişi ve kazanılan zaferler, TBMM’ni, demokratik kitle örgütlerini ve toplumun geniş kesimini yok sayarak, demokrasinin katılım, görüşme ve uzlaşma temel ilkesini çiğneyerek Anayasa değişikliklerini dayatma yoluyla gündeme getiren siyasal yönetimin, gerçek yüzünü de ortaya çıkarmıyor mu?

Kazanılan bu zaferlerde, örgütlenme ve hak arama özgürlüğüyle birlikte, demokratik hukuk devletinin ve olmazsa olmazı “bağımsız yargı” gücünün ortak başarısı var. Bunun toplumsal güçle birlikteliği ise “işçi sınıfı”yla sağlandı. Başta siyasiler olmak üzere herkese örnek olmalı…

Ali Rıza Aydın
Odatv.com

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Migros Satılıyor Migros Kime Satılıyor

Simon Ne Demek Simonlar

4857 Sayılı İş Kanunu Kimleri Kapsar