Vicdanın Akılla Birleştiği Yerden Konuşalım

Süngüsü düşenler, bıçaklarını bileyenler

Bundan birkaç ay önce Hanefi Avcı’nın “Devrimci Karargah” örgütünün üyesi ya da yatakçısı olduğu iddiasıyla tutuklanması üzerine, hemen herkes sözkonusu operasyonun, Avcı’nın yazdığı kitapla Cemaatin tekerine çomak sokması sebebiyle gerçekleştiğini düşünüyordu. Aksi, ülkücü gelenekten gelmiş, bir dönem Fethullahçı cemaatin gözdeleri arasında yer almış işkenceci eskisinin 50’sinden sonra sosyalist davaya gönül verdiğini düşünmek anlamına gelirdi ki, herhalde buna en çok gülecek olanlar operasyonu yapan Cemaat mensupları olurdu.

Geçen hafta Soner Yalçın’ın tutuklanmasının gerisinde “Ergenekon üyesi olduğu” iddiası da AKP yandaşları dışında gayet kuşkuyla karşılandı. Yaygın kanaat, bu operasyonun gerisinde de esasen Odatv’de hükümeti hedef alan yayınların yapılmış olmasıydı. Soner Yalçın’dan ve temsil ettiği siyasetten hazzetmeyenlerin de son iki yıldır yaşanagelen komploların tecrübesiyle işaret ettikleri nokta buydu: Muhaliflerin adım adım tasfiyesi.

* * *

Hanefi Avcı’ya yönelik operasyondan sonra “Hanefi Avcı işkenceci bir polis şefidir”... ya da Soner Yalçın’ın tutuklanmasının ardından “Soner Yalçın faşist bir işadamıdır” demek, bugünün Türkiyesi’nde aslında hiçbir şey dememektir.

Bu iki olayda odaklanılması gereken nokta bu mu? Hanefi Avcı, işkenceci olduğu için mi tutuklandı? Öyleyse, şimdi burada isimlerini tek tek saymaya gerek duymadığım ama zaten herkesin bildiği meşhur işkenceciler nasıl ellerini kollarını sallayarak dolaşıyor ve kimisi hâlâ itibarlı makamlarda? Ya da Soner Yalçın “faşist” olduğu için mi tutuklandı? Odatv, ırkçılık sınırlarında gezen, insanları, kurumları hedef gösteren yayınlar yaparken iktidarın polisi ve savcısı neden rahatsızlık duymadı?

Ortada bir gerçek var. Cemaati ve hükümeti karşısına alanlar iflah olmuyor. İktidar, muhalefetsiz bir ülke yaratmakta kararlı ve durmayacak. Meselenin asıl görülmesi gereken yanı bu. Tersine, bütün bu olup bitene tutuklananların vicdanımızdaki yerleri üzerinden bakarsak, iktidarın operasyonlarına meşruiyet kazandıran, en hafif deyimiyle “apolitik” bir yerden konuşuyor oluruz. Sadece iktidarı sevindirir, Cemaati güldürürüz.

Kimse vicdanımızın sesine kulaklarımızı tıkayalım demiyor. Vicdanın akılla birleştiği yerden konuşalım. Derdimizin ne Hanefi Avcı’ya ne Soner Yalçın’a arka çıkmak olmadığı aşikar. Ama bugün iktidara karşı duran, sesini yükselten, bağnaz bir diktaya giden yolun taşları döşenirken çevrilen dolapları dile getirenler teslim alınmaya çalışılıyor ve bunun için her türlü sahtekarca yöntem mubah görülüyorsa, dilimizi sivrilteceğimiz yer burası olmalı.

* * *

Lafı uzatmayalım. Tablo net. Bir tarafta süngüsü düşenler, diğer yanda bıçaklarını bileyenler!

Hazır fırsat çıkmışken süngüsü düşen darbecileri, işkencecileri, ihbarcıları tekmelemek için sıraya girenlere diyecek fazla bir şeyim yok. Haklı oldukları yanlar da vardır; sonuçta kendileri bilir. Fakat dikkat etmekte fayda var. Birilerini tekmelemek için girdiğimiz sıra, bilenen bıçağın altına boynumuzu yatırmak için bekleştiğimiz salhane kapısı olabilir.

ADNAN BOSTANCIOĞLU/ www.birgun.net

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Migros Satılıyor Migros Kime Satılıyor

Simon Ne Demek Simonlar

İKTİDAR İÇİN DEĞİŞİM