DİSK Kıdem Tazminatından Önce Ögütlenme Ve İş Güvencesinde Avusturya Modelini Örnek Alın


KIDEM TAZMİNATINDAN ÖNCE, SENDİKAL ÖRGÜTLENME VE İŞ GÜVENCESİNDE AVUSTURYA MODELİNİ ÖRNEK ALIN!..

DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün’ün, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz’ın kıdem tazminatının kaldırılacağına ilişkin açıklamasına yanıtı:

KIDEM TAZMİNATINDAN ÖNCE, SENDİKAL ÖRGÜTLENME VE İŞ GÜVENCESİNDE AVUSTURYA MODELİNİ ÖRNEK ALIN!

· Avusturya, Kıdem Tazminatının en yerleşik olduğu ülkelerden biridir. Ayrıca gelişmiş sendikal örgütlenme, etkin toplu İş sözleşmesi ve güçlü bir iş güvencesi düzeni vardır. İşveren tarafından iş akdi fesh edilen işçi, işe son verme nedeni ne olursa olsun, Kıdem Tazminatı’na hak kazanır.

Seçimden çoğunluk partisi olarak çıkan AKP hükümeti, ekonomik büyüme, istihdam ve işşizlikle ilgili yeni stratejisini hazırlayarak çalışanlara dönük çok kapsamlı bir saldırıya hazırlanıyor.

Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz’ın bir gazeteye verdiği mülakatta Kıdem Tazminatının kaldırılacağı ve Kişisel Tazminat hesabının getirileceği; Hükümetin önümüzdeki dönemde kurulacak yeni sistemin ana hatlarını netleştirdiğini ve dünyada da Avusturya Modeli olarak bilinen sistemin tercih edildiğini ifade etmiştir.

Ayrıca çalışanların %7’sinin Kıdem Tazminatını alabildiğini söyleyen Bakan bu konuda da gerçekleri ifade etmemektedir. Kıdem Tazminatı işten çıkarılma sonucu ortaya çıkan bir haktır. Böyle bir durumda, kayıtlı ekonomide %90 kıdem tazminatları bir şekilde tahsil edilmektedir. Sadece %10 iflas, konkordato gibi durumlara sorun ortaya çıkmaktadır. Burdaki hak kayıplarını giderecek etkin önlemler alınmalıdır. Ayrıca kayıtdışı ekonomi üzerine kararlı politikalarla gidildiğinde Bakanın ifade etmeye çalıştığı gerçek de ortadan kalkacaktır.

Yeni hükümet programının en temel özelliği , daha öncekiler gibi ülkemizde 30 yıldır uygulanan “ucuz işgücüne dayalı” rekabet ve birikim anlayışını kalıcı hale getirmek istemesidir. 2002’den başlayarak çalışanların haklarını gerileten düzenlemeleri gerçekleştiren AKP, emekçilere son darbeyi kıdem tazminatı, esnek çalışmanın her biçimi, kiralık işçi uygulaması düzenlemeleriyle vurmaya hazırlanıyor.

AKP iktidarının ortadan kaldırmaya çalıştığı Kıdem Tazminatı dünyanın hemen her ülkesinde var olan en yaygın ödeme türlerinden birisidir. Fransa’dan Güney Kore’ye, Hollanda’dan Hindistan’a, Arjantin’den Japonya’ya, İtalya’dan Brezilya’ya kadar neredeyse tüm dünya ülkelerinde Kıdem Tazminatı uygulanmaktadır. Elbette Kıdem Tazminatının miktarı ve uygulama koşulları ülkelerin geleneklerine, sendikal hareketin gelişmesine, toplu sözleşme düzenine ve toplumdaki sosyal koruma sistemlerinin türüne göre farklılık göstermektedir.

Siyasal iktidara ve işverenlere göre Kıdem Tazminatı yükü ülkemizde işletmelerin rekabet gücünü olumsuz etkileyecek şekilde yüksektir. Oysa bu görüş, çarpıtılmış ve doğru olmayan verilere dayanarak ileri sürülmektedir. Gerek Avrupa ülkelerinde gerekse diğer ülkelerde Türkiye’dekine benzer nitelikte Kıdem Tazminatı uygulanmaktadır. Ayrıca birçok ülkede Kıdem Tazminatının yanında ülkemizde var olandan daha yüksek düzeylerde sosyal koruma mekanizmaları ve buna bağlı kaynak aktarma sistemleri söz konusudur. Türkiye’de sosyal koruma ve istihdam yüklerinin fazlalığı gerekçe gösterilerek Kıdem Tazminatının yok edilmesi savunulamaz.

Kıdem Tazminatı, çalışanın ücretinin ileride ödenmek üzere ayrılmış bir parçasıdır. Bu nedenle Kıdem Tazminatı ücret dışı işgücü maliyetinin bir unsuru şeklinde görülemez ve rekabet gücünü arttırmak amacıyla azaltılması düşünülen bir ödeme türü olarak ele alınamaz.

İşveren örgütlerinin yıllardır öne sürdüğü, AKP iktidarının da benimsediği bir başka gerçek dışı değerlendirme de Kıdem Tazminatının iş güvencesi ve işsizlik sigortasının yerine geçtiğidir. Bu nedenle ülkemizde işsizlik sigortasının ve iş güvencesinin var edilmesinden sonra Kıdem Tazminatına gerek olmadığı iddia edilmektedir. Oysa yaygın örneklerden de görüleceği gibi hiçbir ülkede Kıdem Tazminatı iş güvencesi ya da işsizlik sigortası yerine düzenlenmiş değildir.

Ayrıca bu “uydurulmuş” gerekçe temelden yanlıştır. Çünkü Kıdem Tazminatı ödeme durumu, iş güvencesinin olduğu yerde değil; iş güvencesinin bittiği yerde başlamaktadır. Bu anlamda iş güvencesi ile Kıdem Tazminatı birbirinin yerine geçen değil, güvenceli ve insanca bir çalışma yaşamı için birlikte bulunması gereken iki ayrı düzenleme niteliği taşımaktadır.

Kaldı ki bir yandan Kıdem Tazminatı yükünün ağırlığından söz edip, öte yandan işverenin işçiyi işe geri almaması karşılığında ek bir tazminat ödemesini savunmak açık bir çelişkidir. Bu nedenle Türkiye’de iş güvencesi, mahkemelerin işe iade kararı verdiği durumlarda, işe geri dönüşü mutlak biçimde sağlayacak şekilde değiştirilmeli ve yaptırımı ağırlaştırılmalıdır. İş güvencesiyle Kıdem Tazminatı arasında tutarlı bir ilişki ancak bu şekilde kurulabilir.

Aynı durum işsizlik sigortası ile Kıdem Tazminatı ilişkisi açısından da söz konusudur. İşsizlik sigortası, işçinin, işsiz kalma tehlikesine karşı güvence sağlamak amacıyla, çalışırken, diğer sigorta türleri gibi prim ödeyerek sahip olduğu bir kazanımdır. Kıdem Tazminatı ise herhangi bir karşılık ödemeksizin, iş yerinde yıpranmışlığının bir bedeli olarak, işten ayrılırken aldığı, “ertelenmiş kazancıdır.” Her ikisinin de çalışanın işten ayrılması koşuluna bağlı olması, işsizlik sigortası ile Kıdem Tazminatını birbirinin yerine geçirmek için gerekçe olamaz.

Çalışanların çok büyük bölümünün sendikal örgütlenmeyle ilişkisinin bulunmadığı ve toplu sözleşme güvencesinde olmadığı Türkiye gibi ülkeler, sosyal koruma sistemlerinin gelişmiş bulunduğu ve çalışanların tümünün toplu sözleşme kapsamında yer aldığı ülkelerle karşılaştırılarak Kıdem Tazminatı Fonu oluşturulması önerilemez.

Avusturya modelini tartıştırmaya başlayan hükümet sözde gelişmiş bir modeli tartıştırır gibi yaparak, gerçekte bu modelle ilgisi olmayan ya da kullanım koşullarını alabildiğine zorlaştıran yaklaşımlardan kaçınmacaktır. İşsizlik Fonundan yararlanma koşulları bunun en güzel örneğini bize vermektedir.

Avusturya, Kıdem Tazminatının en yerleşik olduğu ülkelerden biridir. Ayrıca gelişmiş sendikal örgütlenme, etkin toplu İş sözleşmesi ve güçlü bir iş güvencesi düzeni vardır. İşveren tarafından iş akdi fesh edilen işçi, işe son verme nedeni ne olursa olsun, Kıdem Tazminatı’na hak kazanır.

Ayrıca, en az on yıllık çalışması olan işçi, emeklilik amacıyla hizmet sözleşmesini fesh ettiğinde de Kıdem Tazminatı alabilmektedir. Ölen işçinin mirasçısının Kıdem Tazminatı alma hakkı bulunmaktadır. 20 yıl çalışan bir işçi 9 maaş, 25 yıldan fazla çalışan ise 12 maaş ikramiyeye hak kazanmaktadır.

Türkiye işçi sınıfının öncü örgütü olan DİSK, kazanılmış haklarımızın elimizden alınmasına da, devlet baskısına da, anti demokratik uygulamalara da -bugüne kadar olduğu gibi- karşı çıkacaktır. Yüzlerce yıllık mücadeleyle elde edilmiş ve uğruna büyük bedeller ödenmiş olan hak ve özgürlüklerimizi korumaya kararlıyız. Haklılığımızı, hayatı yaratmamızdan, alın terimizden ve onurlu geçmişimizden alıyoruz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Migros Satılıyor Migros Kime Satılıyor

Simon Ne Demek Simonlar

İKTİDAR İÇİN DEĞİŞİM