Sendikalar işçi sınıfının göz bebeğidir /Şenol Karakaş

Sendikalar işçi sınıfının göz bebeğidir
Sendikalar, işçi sınıfının en temel hak alma, hak koruma örgütüdür. Sınıf mücadelesinin içinden doğan, işçilerin ekonomik ve siyasi haklarını genişletmek, bu haklarını korumak ve kalıcı güvenceler haline getirmek için yükselttiği örgütlenme mücadelesinin ürünüdür.

Sendikaların gücü ve örgütlenme düzeyi, işçi sınıfı açısından siyasal demokrasinin sınırlarını belirler. Sendikalar ne kadar güçlüyse, ne kadar çok işçi sendikalarda örgütlüyse, siyasal demokrasi aynı ölçüde işçiler lehine işliyor demektir.

"Sosyalizm okulu"

Sendikalar hakları koruma örgütüdür ama aynı zamanda Lenin'in vurguladığı gibi işçiler açısından "sosyalizm okulu"dur. Sendikasız bir işçiyle sendikalı bir işçi arasındaki en önemli fark, birisinin patronların ve devletin baskısı karşısında tek başına oluşu; diğerininse kolektif bir gücün, kitlesel bir örgütlenmenin güvencesine sahip olmasıdır. Bu yüzden, örgütlenmenin gücü sendikalı her işçinin kendine güvenli olmasına neden olur. Patronla tek başına maaş pazarlığı yapmakla, binlerce işçinin örgütünün pazarlığı arasında dev bir siyasi fark vardır. Bu siyasi fark, sendikaların neden sosyalizm okulu olarak algılanması gerektiğini de açıklar. Kuşkusuz sendikalar aynı zamanda bir pazarlık aracıdır ama bu araç, pazarlığı yapanların kolektif gücünün ürünü olduğu için, mülksüz kitlelerin çıkar birliğinin ifadesi olarak, işçi sınıfının sahip olduğu ve başka hiçbir toplumsal kesimin sahip olmadığı değiştirme yeteneğinin açığa çıktığı ilk platformdur. Tek tek her işçi, toplumsal düzende gedik açma yeteneğine sahip bir sınıfın üyesi olduğunu çoğu kez sendikal mücadelede, sendika eylemlerinde ve sendika eğitimlerinde görür.

Sendikal birlik

Sendikalar konusunda yaygın bir yanlış, sendikalara parti muamelesi yapan zihniyette yatar. Sendikalar parti değildir. Sendikalar iktidar mücadelesi vermez. Sendikalar devrimin öncü örgütlenmesi değildir. Sendikalar kızıl ya da sarı diye bölünemez. Sendikaların en önemli özelliği, işçi sınıfının tümünün savunma örgütü olmasıdır. Bu örgütlenmenin liderliğinin siyasi görüşleri, sendikalara mesafeli durmanın gerekçesi olamaz. Bu yüzden, sendikalara partiymiş gibi yaklaşmak çok önemli bir hastalıktır. Sorun, söz konusu sendikalar olduğunda, daima işçi sınıfının bütününün birliğini sağlamaktır. İşçi sınıfının bütününün tek bir sendikal birlik altında örgütlenmesini sağlamaktır. Bu yüzden, yine Lenin, öncü işçilerin en gerici liderliklere sahip sendikalarda bile çalışması gerektiğini vurguluyordu.

Ekmek ve siyaset

Bu zorunluluğun basit bir nedeni var: Sendikalar devrimci örgütlenmeler olmasa da, işçi sınıfı zaman zaman eyleminin siyasi genişliğine bağlı olarak, sendika çatısı altında giriştiği bir mücadeleyi hızla devrimcileştirebilir. Küçük bir zam mücadelesi, büyük bir sınıf çatışmasına neden olabilir. Sendikanın pazarlık süreci, sokaklarda, fabrikalarda barikatların kurulduğu kitlesel bir işçi ayaklanmasına evrilebilir. Sendikalı işçiler, haklarını savunurken, ansızın düzeni değiştirmek için bir mücadeleye girişmiş olabilirler. Hem en basit hakları savunurken hem de siyasal bir eyleme girişmişken, işçi sınıfının en önemli silahı her zaman birliği olmaya devam edecek. Sendikalar, işyerlerine dayalı işçi birliğinin ilk zemini olarak bu yüzden çok önemlidir.marksist.org

(Hazırlayan: Şenol Karakaş)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Migros Satılıyor Migros Kime Satılıyor

Simon Ne Demek Simonlar

4857 Sayılı İş Kanunu Kimleri Kapsar