ANGARYA

ANGARYA
Angarya, otorite sahibi bir kişi ya da kurumun, karşısındakinin istek ve iradesine karşı zorla yaptırdığı, genelde karşılığında para verilmeyen iş olarak tanımlanır. Anayasanın 18. maddesinde; "Hiç kimse zorla çalıştırılamaz. Angarya yasaktır" ifadesi olsa da, bugün çeşitli işkollarında işçilerin, kamu emekçilerinin çeşitli şekillerde yapmaya zorlandıkları, asli işlerinin dışında olan pek çok işin ücretlendirilmeyerek "karşılıksız çalışma" haline geldiğini söylemek mümkün.

Fransız devrimine kadar işçiler için çalışmak zorunluydu ve işçiler patronlar tarafından çoğu zaman zor kullanılarak çalıştırılıyordu. Sanayi devrimi ve ona paralel olarak yaşanan Fransız devrimine kadar angarya, işçiler için bir patronun emrinde mutlak itaat altında çalışmasının genel biçimini ifade ediyordu. Öyle ki, kapitalizmin ilk yıllarında işten kaytaran, yavaş çalışan işçiler patronlar tarafından şiddetle cezalandırılıyor, hatta patrondan izinsiz işi bırakıp giden işçilerin fabrika sahiplerinin adamları tarafından dövüldüğü bile oluyordu. İşçilere yönelik şiddet bunlarla da sınırlı kalmıyor, işi bırakıp gitmeyi alışkanlık haline getiren çok sayıda işçi kulakları kesilerek cezalandırılıyordu. Bu şekilde işi bırakıp gitmeyi düşünen diğer işçiler korkutuluyor, patronlara koşulsuz itaat etmeye zorlanıyordu.

Emeğin, köleci toplumda köle sahibinin doğrudan, feodal toplumda toprak beyinin dolaylı malı olması, sömürücü egemen sınıfların işçiler üzerinde sonsuz hakları olması gibi durumlar, kapitalizmle birlikte en azından "hukuksal" olarak ortadan kalktı. Kapitalizmde eski sömürü biçimlerinden farklı olarak emek gücünün alım ve satımının işçiler ile kapitalistler arasındaki "özgür" anlaşmaya bağlı hale geldi. Bu durum aslında emeğin sömürüsünde belli bir değişim ve ilerlemeyi ifade ediyordu. Ancak çok geçmeden angarya çalışmanın hukuken olmasa da, fiilen uygulandığı çok sayıda örnek yaşandığı biliniyor.

Ortaçağ karanlığından çıkışı sağlayan burjuva devrimler, emek sömürüsünü geçmişin zorunluluklarından kurtarmakla birlikte, toplumsal yapıyı tamamen, kendine özgü yeni zorunluluklar alanı yaratan kapitalist sömürü ilişkilerine hapsetti. Elbette kapitalizmle birlikte, daha önceki dönemlerdeki kölelikten farklı olarak çalışan işçiler kapitalistin mülkiyetinde değiller. Ancak günümüzde, başta güvencesiz çalışan, geçici ve taşeron işçiler olmak üzere, emekçilerin büyük bölümü sık sık angarya çalışma uygulamaları ile karşı karşıya kalıyorlar. Çalışma şekilleri genellikle kuralsız olduğu için onlara "her işi yaptırmak" neredeyse kural haline gelmiş durumda.

İşçi sınıfının geçtiğimiz iki yüz yıl içinde yaşadığı deneyimler, özellikle son otuz yıl içinde çalışma hayatında yaşanan gelişmelerle birlikte değerlendirdiğimizde, "özgür emek" kavramının sadece basit bir propagandadan ibaret olduğunu gösteriyor. Çalışma yaşamında esnek ve güvencesiz çalışmanın hızla yaygınlaşması, işçilerin ve kamu emekçilerinin Toplam Kalite Yönetimi (TKY), performans değerlendirme vb gibi uygulamalar üzerinden, yaptıkları işler dışında kendi sorumluluk alanlarında olmayan başka işler yapmaya zorlanması angarya çalışmayı, geçmiş uygulamalarına göre biçimsel olarakfarklılaştırsa da, günümüze taşımış durumda.

İşsizlik oranlarının yüksekliği güvencesiz çalışmayı hızla yaygınlaştıkken, emeğin gerekçalışma koşulları bakımından, gerekse ücret, sigorta, örgütlenme vb hakları açısından hızla çalışma yasalarının kapsamı dışına itilmesini beraberinde getiriyor. İşsizlik artıkça güvencesizlik yaygınlaşıyor, güvencesizlik arttıkça kuralsızlık ve angarya çalışma uygulamaları daha yaygın olarak uygulanmaya başlıyor. Son dönemde özellikle kamuda yaşanan yeniden yapılanma adımları üzerinden gerçekleştirilen uygulamalar, biçim olarak değişmiş olsa da, çeşitli işkollarından emekçilerin psikolojik ve fiili baskı ve uygulamaların etkisi altında görevleri olmayan işlerde çalıştırılmasını gündeme getiriyor.

Fabrikalarda, okullarda, hastanelerde, vergi dairelerinde, belediyelerde, kısaca mal ve hizmet üretiminin olduğu bütün alanlarda hızla yaygınlaşan esnek çalışma uygulamaları, adı ister "iş paylaşımı", ister "iş zenginleştirmesi" olsun, işçiler ve kamu emekçilerinin sürekli artan angarya işler nedeniyle yaşadığı fiziksel ve psikolojik çöküntü gün geçtikçe artıyor. Kaynak: Evrensel Gazetesi/Erkan AYDOĞANOĞLU

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Migros Satılıyor Migros Kime Satılıyor

Simon Ne Demek Simonlar

İKTİDAR İÇİN DEĞİŞİM