Belediye İşçilerinin Sürgünü Başlıyor


      EN BÜYÜK İŞÇİ SÜRGÜNÜ BAŞLIYOR
    En büyük işçi sürgünü başlıyor, büyük sürgün bugün başlıyor. Eğitim ve Emniyet Müdürlüklerine sürgününü öngören, AKP'nin maddesi bugün yürürlüğe giriyor.
    Esnek üretimin ve güvencesiz çalışmanın temel bir çalışma biçimi haline gelmesini amaçlayan torba yasanın, yasalaşmadan önceki en temel tartışma alanlarından biri de kuşkusuz  52 bin belediye işçisinin zorla sürgününü içermesiydi.
   Belediye işçilerinin sürgününü ele alan 166. madde üzerinde tartışmalar yürütülmüş, Türk-İş, bu madde üzerinden pazarlıklar yürütmeye çalışmış ve geri çekilebileceğine ilişkin yanılsamalar yaratılmıştı. Ancak bu tasarı, hiçbir değişiklik yaşanmadan yasalaşmıştı. Sadece yürürlülük tarihi seçimlerin sonrasına ertelenmişti. İşte o erteleme günü bugün. Bugün son düzenlemeler tamamlanarak 51 bini aşkın belediye işçisi, Milli Eğitim ve Emniyet Müdürlüklerinin taşra teşkilatlarına sürgün edilmesi başlatılacak.
   25 Şubat 2011'de yürürlüğe giren ve "Torba Yasa" olarak bilinen, 6111 sayılı kanunun 166.maddesine göre, il özel idareleri ile belediyelerin (bağlı kuruluşları hariç) sürekli işçi kadrolarında çalışan "ihtiyaç fazlası" işçiler, Milli Eğitim Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğünün taşra teşkilatındaki sürekli işçi kadrolarına atanabilecek.
    166'NCI MADDENİN KAPSAMI
   Belediye işçilerinin taşra teşkilatlarına gönderilmesine "gereksinim fazlası" kadroların varlığı gerekçe gösteriliyor. Oluşacak komisyonlar tarafından işçilerin tespit edilmesi ve ardından bu kapsamda, iş yasasının hükümleri de hiçe sayılarak "işçinin rızası" devre dışı bırakılarak, farklı illere gönderilmesi gündeme alınıyor.
   166. madde, sürgünün ötesinde tümüyle belediye sektöründe de torba yasasının mantığına ve ruhuna uygun bir düzenleme anlamına geliyor. Yasa asıl olarak belediyelerde tümüyle güvencesiz ve esnek çalışmayı temel çalışma biçimi haline getirmeyi amaçlıyor.
   Öyle ki yasa, "gereksinim fazlası" kadro olduğu iddia edilmesine rağmen, "gereksinim fazlası" olanların nakledildiği belediyelerin taşeron işçi alması konusuna bir engel koymuyor. Yani, kadrolu işçileri ya emekliliğe mecbur ederek, ya sürgünü kabul etmedikleri koşullarda kıdem ve ihbarlarını alarak işten ayrılmaya mecbur bırakarak ya da farklı illerdeki farklı kurumlara dağıtarak kadrolu işçi sayısını azaltmayı, tüm belediye işçilerini ise, tümüyle taşeronda ya da belediye şirketlerinde, güvencesiz bir şekilde çalıştırmayı amaçlamakta. Dolayısıyla, sorun tek başına, kadrolu işçiler için hak kaybı değil, bizzat taşeron çalışmanın tümüyle tek bir çalışma biçimi olarak belediyelerde hayata geçirilmesi.
   İŞSİZ KALABİLİRLER
   Sürgünü değerlendiren Genel-İş Genel Sekreteri Kani Beko da,bir ay içinde bakanlıklar ve sendikalardan oluşan bir komisyonun işçilerin gönderilecekleri yerleri belirleyeceğini ancak bu komisyona katılmama kararı aldıklarını söyledi.
   "Listeler hazırlanınca beş gün içerisinde, işçilerin yeni işlerine başlaması gerekiyor. Gitmezlerse iş akidleri feshedilecek. 50 bin kişi işsiz kalabilecek."
   Beko, işçilerin hak kayıplarına uğrayabileceğine dikkat çekiyor: "İşçilerin hepsi Genel-İş, Belediye-İş ve Hizmet-İş gibi sendikalara bağlı. Ancak, gitmiş oldukları yerlerde sendikal örgütlenme yok. O yüzden toplu iş sözlemesi (TİS) ile kazandıkları haklarını kaybetme riskleri söz konusu."

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Simon Ne Demek Simonlar

4857 Sayılı İş Kanunu Kimleri Kapsar

6772 Sayılı İlave Tediye Kanunu