Sendikal Destan Yazıyorlar / Aziz Çelik
Sendikal 'destan' yazıyorlar!
Kamu çalışanlarının toplu sözleşme görüşmeleri 1 Ağustos’ta başlayacak. Bu görüşmelerde kamu çalışanlarını temsil edecek konfederasyon ve sendikaların belirlenmesinde esas olan kamu görevlileri sendikaları ve konfederasyonlarının üye sayılarına ilişkin Temmuz 2013 istatistikleri Resmi Gazetede yayımlandı. 4688 Sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu’na göre toplu sözleşmelerde kamu görevlilerini ilgili hizmet kolunda en çok üyeye sahip sendikalar ile en çok üyeye sahip ilk üç konfederasyon temsil ediyor.
2013 kamu çalışanları sendikalaşma istatistiklerine göre 2 milyon 135 bin kamu görevlisin 1 milyon 468 bini sendikalı. Sendikalaşma oranı yüzde 69’a ulaştı. Bir önceki yıl 1 milyon 375 bin olan kamu görevlisi sayısı yaklaşık 100 bin civarında artmış durumda. İşçilerin sendikalaşma oranının resmen %9, özel sektörde ise fiilen yüzde 3 olduğu dikkate alınacak olursa memurların sendikalaşma oranları tam bir mucize!
Memur-Sen 708 bin üye ile en çok üyeye sahip konfederasyon, Kamu-Sen 445 bin üye ile ikinci, KESK ise 237 bin üye ile üçüncü konfederasyon durumunda. 11 hizmet kolunun 10’unda Memur-Sen’e bağlı sendikalar çoğunluk sendikası durumunda. KESK ise kültür sanat hizmet kolunda çoğunluğu sağlamış durumda. 445 bin üyeli Kamu-Sen ise hiçbir hizmet kolunda çoğunluğa sahip değil. Bu durumda toplu sözleşme heyetinde 12 Memur-Sen temsilcisi, iki KESK temsilcisi ve bir Kamu-Sen temsilcisi yer alacak. Bu durum ciddi bir eşitsizlik anlamına geliyor. Sendikalı memurların yüzde 48’ini temsil eden Memur-Sen toplu sözleşme heyetinde yüzde 80 oranında temsil edilecek.
Tablo: Kamu Çalışanlarının Sendikalaşması (Bin) (2002-2013)
Tablo: Kamu Çalışanlarının Sendikalaşması (Bin) (2002-2013)
KESK
|
Kamu-Sen
|
Memur-Sen
|
Toplam
| |
2002
|
262
|
329
|
42
|
633
|
2013
|
237
|
445
|
708
|
1468
|
Değişim (%)
|
-10%
|
35%
|
1586%
|
132%
|
Tabloda üç büyük kamu çalışanı konfederasyonunu 4688 sayılı yasanın kabulünün ardından ve AKP dönemindeki üye sayıları ve değişim oranı yer almaktadır. Sendikalı kamu çalışanı sayısının bu dönemde yüzde 132 artarak 633 binden 1 milyon 468 bine ulaştığı görülüyor. Ancak bu artışın konfederasyonların üye sayısına yansıması ise ciddi bir asimetri gösteriyor. KESK’in üye sayısı yüzde 10 oranında gerilerken, Kamu-Sen’in üye artışı ise yüzde 35 ile sınırlı kalmış. Asıl astronomik artış artış ise Memur-Sen’in üye sayısında yaşanıyor. 2002’de 42 bin olan üye sayısı 2013’te yüzde 1586 oranında bir artışla 708 bine ulaşmış durumda. Memur-Sen sendikal bir “destana” imza atarak rakiplerini “bozguna” uğratmış durumda
Bir diğer ifadeyle bu 11 yıllık dönemde sendika üyesi olan 835 bin yeni üyenin 666 bini Memur-Sen’e ait. Böylece yüzde 69’a ulaşan kamu çalışanlarının sendikalaşma oranının büyük ölçüde Memur-Sen’in üye artışından kaynakladığı görülüyor. Bu durumun bir “sendikal destan” oluşturduğu ortada. Ancak Memur-Sen’in üye sayısında bu artış hayatın olağan akışına ve sendikal hareketin gidişatına uygun değil. Dünya sendikacılık literatüründe de bir örneğine rastlamadım.
Bu artışın olağandışı nedenleri olduğu gayet açık. Yıllardır kamu çalışanlarının için kararlı bir mücadele yürüten KESK’in üye sayısı yerinde sayarken, Kamu-Sen sınırlı bir artış sağlayabilirken nasıl oluyor da Memur-Sen 11 yılda 16 kat büyüyor? Bunun sırrı ne?
Kamu görevlilerinin iş güvencesinin sendikalaşmayı artırdığı söylenebilir. Nitekim kamu işçileri arsında da benzer bir eğilim her zaman var olmuştur. Ancak tuhaf olan bu artışın konfederasyonlar arasındaki inanılmaz dengesiz dağılımıdır. Bunun iki sırrı olduğunu söylemek mümkün. Birincisi sendika üyesi kamu çalışanlarının aidatları fiilen devlet tarafından ödenmektedir. Sendika üye olan kamu görevlilerine üç ayda bir 45 lira, yılda 180 lira toplu sözleşme primi adı altında ödeme yapılmaktadır. Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen bu düzenleme bir hile ile adı değiştirilerek tekrar uygulanmaya başlandı. Diğer bir ifade ile sendikaya üye olan kamu görevlisi fiilen aidat ödememekte, hiçbir özveride bulunmamaktadır.
Devlet kesesinden sendikacılık diyebileceğimiz bu durum sendika üyeliğini kolaylaştırmaktadır. Bu faktörün beslediği bir diğer faktör ise “yandaş” sendikacılıktır. Hükümete yakınlığı ve desteği ile bilinen Memur-Sen’in 11 yıllık AKP döneminde 16 kat büyümesi tesadüf değildir. Memur-Sen hükümete verdiği desteğin ve hükümete olan yakınlığının karşılığını örgütlenmede korunup kollanarak almaktadır. Hükümet ve Memur-Sen arasındaki sembiyotik ilişki (karşılıklı yararlanmaya dayalı ilişki) astronomik artışın ardındaki temel nedendir.
Sendika üyeliğin mali hiçbir maliyetinin olmaması, ek olarak hükümete yakın bir konfederasyona üyeliğin bürokrasi tarafından teşviki ve böylesi bir konfederasyona üyeliğin kamu görevlilerinde yarattığı “huzur” ve işlerinin daha kolay çözüleceği inancı kamu çalışanları sendikacılığında yaşanan bu sendikal “destanın” temel nedenleridir.
1 Ağustos’ta toplu sözleşme görüşmeleri başlıyor. Ağustos’ta yapılması da ilginç elbette. Kamu çalışanları özellikle de öğretmenler tatildeyken yangından mal kaçırır gibi yapılıyor bu görüşmeler. Grevsiz toplu sözleşme hakkıyla bu görüşmelerde ilerleme sağlanması olanaksız. Ancak kamu çalışanlarının toplu eylem hakkını kullanmasının önünde bir engel yok. KESK, Kamu-Sen ve Birleşik Kamu-İş daha önce bu yola başvurdu. Mesele üye kaydetmekte değil, üyelerinizin ne kadarını hakları için toplu eyleme götürebiliyorsunuz, mesele budur. Bakalım, Memur-Sen’in 708 bin üyesinin ne kadarı sahici, ne kadarı kağıt üzerinde üye? Bunu Ağustos’ta göreceğiz. Kaynak:.birgun.net /Aziz Çelik
Yorumlar
Yorum Gönder