Kıdem Tazminatı Fonu Meselesi Menderes'ten Kalma

Kıdem Tazminatı, Kıdem Tazminatı Fonu,  4857 Sayılı İş Kanunu , Çalışma Meclisi , Kıdem Tazminatı Kaldırılıyor, Kıdem Tazminatı Fonu İlk Defa Adnan Menderes Döneminde Gündeme Gelmiştir.

Kıdem Fonu Meselesi Menderes'ten Kalma
Başbakan Tayyip Erdoğan, çeşitli vesilelerle AKP'nin Demokrat Parti'nin (DP) devamı olduğunu belirtir ve kendisini de "Menderes'in çizgisini sürdüren lider" olarak tanımlar. Aslında bir bakıma haklıdır.

Bizim alanımızla ilgili olarak, yani çalışma yaşamında da Kıdem Tazminatı Fonu, ilk kez Menderes döneminde gündeme gelmiştir. 1954 yılında toplanan 2. Çalışma Meclisi'nde Kıdem Tazminatı Fonu kurulmasına yönelik ilk somut öneriler ortaya atılmış ve bu toplantıda "Kıdem hakkına tekabül eden karşılıkların işyerlerinde ayrı bir fon halinde veya karşılıkların umumi bir fonda Çalışma Bakanlığı'nca araştırılması" kararlaştırılmıştır (Bakınız: Av. Ferhan Tuncel: Kıdem Tazminatı, Türk-İş yayını, Ankara, 2007). Daha sonra 1975 yılına kadar işsizlik sigortası ile bağlantılı birkaç tartışma yaşanmış ve o yıl yürürlüğe giren 1927 sayılı yasayla da bir Kıdem Tazminatı Fonunun kurulması öngörülmüştür.

Fonu hayata geçirebilmek için çeşitli tasarılar hazırlansa da 4857 sayılı İş Kanunu'nun çıktığı 2003 yılına kadar, yani yaklaşık 30 yıllık sürede nihai bir sonuca ulaşılamamıştır. 15-16 Eylül 2004 tarihinde yapılan 9. Çalışma Meclisi'nin sonuç bildirgesinde ise, şu görüşe yer verilmiştir: "Kıdem Tazminatı Fonu'nun; işçilerimizin müktesep haklarını ve işletmelerimizin rekabet gücünü koruyacak şekilde sürdürülebilir bir aktueryal denge içersinde oluşturulabilmesi için sosyal ortaklarca kapsamlı bir şekilde tartışılıp değerlendirilerek kamuoyunun gündemine getirilmesinin uygun olacağı yönünde görüş birliğine varılmıştır".

En son olarak 26-27 Eylül 2013 tarihlerinde toplanan 10. Çalışma Meclisi'nin sonuç bildirgesinde de, Türk-İş ve DİSK'in onay vermemesine rağmen bireysel kıdem hesabına dayalı bir fon önerisi gündeme getirilmiştir. Kıdem Tazminatı Fonu meselesi, 1954'ten bu yana, yani yaklaşık 60 yıllık sürede böyle bir seyir izlemiştir.

Tazminatın kendisi ise; 1936 tarihli İş Kanunu ile hayat bulmuş ve 5 yıldan fazla kıdemi olan işçinin iş akdinin feshi halinde her yıla 15 günlük ücreti tutannda bir tazminat ödenmesi öngörülmüştür. 1950'de 5 yıllık süre 3 yıla indirilmiş ve askerlik nedeniyle fesih halinde de kıdem tazminatı ödenmesi koşulu getirilmiştir. 1975 yılında çıkarılan 1927 sayılı yasayla da 15 günlük ücret tutarı 30 güne yükseltilmiş ve hak kazanma süresi de 3 yıldan 1 yıla indirilmiştir. Yine aynı yasada emeklilik ve toptan ödeme haller ile işçinin haklı feshi durumlarında kıdem tazminatına hak kazanma olanağı sağlanmıştır. Şimdi hemen hemen tüm bu hakların geçersiz olduğu, işçinin ancak 10 veya 15 yıl sonra fondan belli bir miktar pay alabileceği bir sistem önerilmektedir.

Çok ciddi bir hak gaspı söz konusudur. AKP, "mevcut çalışanları kapsamayacak" diyerek işçi sınıfını bölmeye, 2008'deki sosyal güvenlik yasasında olduğu gibi etkisiz hale getirmeye çalışmaktadır.

DİSK, kıdem tazminatı gaspına karşı eylemlere başlamıştır. Türk-İş'e de, 2011'deki genel kurulunda kabul ettiği kararı bir kez daha hatırlatırız. Kararda şöyle deniyor: "Türk-İş Genel Kurulu, bugün çalışanlar ve gelecekte çalışacak olanlar için kıdem tazminatının mevcut haliyle korunmasından yanadır. Türk-İş'in kıdem tazminatının fona devredilmesi, süresinin azaltılması gibi bu hakkın tasfiyesine ya da zayıflatılmasına yönelik her türlü girişim karşısında cevabı genel grev olacaktır"... 

Kaynak: Atilla ÖzseverYurt Gazetesi

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Simon Ne Demek Simonlar

4857 Sayılı İş Kanunu Kimleri Kapsar

6772 Sayılı İlave Tediye Kanunu