CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Taşeron İşçi Temsilcileriyle Görüştü

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Taşeron İşçi Temsilcileriyle Görüştü
Genel Başkan Kılıçdaroğlu İstanbul’da taşeron işçi sorununun çözümünü taşeron işçileriyle, işçi temsilcileriyle görüştü, sorunları 13 madde halinde açıkladı.“Sözüm söz. CHP iktidarında taşeron işçi sorunu olmayacak. Taşeron işçilik kavramı 21.yüzyılın Türkiye’sine yakışmıyor” dedi.

-“30 Aralıkta Milli Eğitim Bakanlığı’nda binlerce taşeron işçisi işsiz kalacak. Bu çok önemli bir dram. Karayolları Genel Müdürlüğünde 6 bin 500 taşeron işçisi hak aradı, dava açtı, kazandı, Yargıtay onayladı kadroya alınmaları gerekiyor. Ama alınmıyorlar”


-“Bir taşeron işçisi ömür boyu asgari ücrete mahkum olan ama iş güvencesi de, kıdem tazminatı hakkı da olmayan bir kişidir”

-“Anayasasında sendikal örgütlenme özgürlüğü olan bir ülkede taşeron işçilerin sayısı sendikalı işçilerin sayısını aşmış durumda. Örgütlenme özgürlüğü yok, sendikalaşma özgürlüğü yok. Bu dile getirildiğinde işe son veriliyor.”

Genel Başkan Kılıçdaroğlu İstanbul’da taşeron işçilerle taşeron sorununu değerlendirdikten sonra açıklamalarda bulundu ve soruları şöyle yanıtladı;

“Değerli basın mensupları, kamuoyunda çok fazla tartışılmayan ama Türkiye’nin en temel sorunlarından biri olan taşeron uygulamasını bugün görüştük. Çok sayıda ilden bu konuda kurulan derneklerin yetkilileri buraya geldiler, onları davet ettik, karşılaştıkları sorunları bize aktardılar. Bütün samimiyetleriyle aktardılar. Kendilerine göre çözüm yollarını da önerdiler. Bunları 13 madde halinde sizlere sunacağız ve kamuoyuyla paylaşacağız.

Birinci gerçek şu değerli arkadaşlarım, anayasasında sendikal örgütlenme özgürlüğü olan bir ülkede taşeron işçilerin sayısı sendikalı işçilerin sayısını aşmış durumda. Taşeron işçiler şimdi sendikalarda değil, dernek olarak örgütleniyorlar. Bu çerçevede yaptıkları örgütlenme dolayısıyla bu işçi arkadaşlarımın tümüne yürekten teşekkürlerimi sunuyorum. Örgütlenin hakkınızı arayın. Bizde sizin arkanızda olacağız, size her türlü desteği vereceğiz.

Karşılaşılan birinci sorun şu; bir taşeron işçisi ömür boyu asgari ücrete mahkum olan kişi demektir. Ömür asgari ücrete mahkum. İstanbul gibi sadece Türkiye’nin değil, dünyanın en pahalı kentlerinden birisinde bir işçinin asgari ücretle yaşamını sürdürmesi mümkün değil.

İkinci konu; arkadaşlar açıklıkla şunu söylüyorlar. Bizim örgütlenme özgürlüğümüz yok, sendikalaşma özgürlüğümüz yok. Korkudan bunu dile getiremiyoruz. Çünkü bunu dile getirdiğimiz an işimize son veriliyor. Bir sendika temsilcimiz yaptıkları bir anketi burada arkadaşlarıyla paylaştı. Taşeron işçilerinin %82 eğer bir sendikaya üye olursam işime son verilir korkusu yaşıyor diye ifade ettiler. Çok yüksek bir oran. Düşünün anayasada örgütlenme özgürlüğü var, sendikalaşma özgürlüğü var ama kişiler sendikaya üye oldukları zaman işlerine son veriliyor.

Bir üçüncü temel sorun iş güvenceleri yok. İş güvencesi olmayan bir kişinin gelecek güvencesi de yok. Her sabah evden ayırılırken akşam evime işim var mı, yok mu diye bir kaygı içinde dönecekse o işçi ne yapacak? Huzur içinde çalışabilecek mi? İş güvencesi bir evrensel kuraldır ama taşeron işçisine gelince onun iş güvencesi yoktur.

Bir diğer temel konu; asgari ücret alıyoruz diyorlar, iş güvencemiz yok diyorlar ama ücretlerimizde zamanında ödenmiyor. %67 oranında taşeron işçileri ücretlerini zamanında alamadıklarına ilişkin bilimsel çalışmalar var. Bu da başka bir dramdır.

Bir diğer önemli nokta; mesai kavramımız yok diyorlar. Sendikalı işçiler çalışıyorlar, mesaileri var, mesainin dışında çalıştırılması mümkün değil. Ama bizde mesai kavramı yok. Ne söylenirse yapmak zorundayız. Çünkü yapmadığımız zaman işimize son veriliyor. Dolayısıyla buda başka bir acı tablo olarak karşımıza çıkıyor.

Yine taşeron işçisi temsilcileri ifade ettiler. Dediler ki, mutlaka parlamentoda taşeron işçilerinin sorunlarını gündemde tutan bir komisyon kurun, biz o komisyona bilgi verelim. Bizim sorunlarımızı tartışın. Biz insanız, bu ülkede yaşıyoruz, huzur içinde yaşamak istiyoruz, ailelerimizle mutlu olmak istiyoruz diyorlar. O zaman bizim sorunlarımızı ifade edebileceğimiz parlamentoda bir komisyon oluşturalım. Yeri zamanı geldiğinde o komisyona gidip düşüncelerimizi aktaralım.

Bir diğer önemli nokta; norm kadro uygulaması.

Değerli basın mensupları, norm kadro uygulaması nedeniyle belediyeler istihdam ihtiyaçlarını taşeron işçi aracılığıyla karşılamaya çalışıyorlar. Kamu oturup hesabını yapsın iş mi yapacak, kaç işçiye ihtiyacı var norm kadro gerçek üzerine inşa edilsin. 10 işçiye mi ihtiyaç var 10 işçi için kadro alınsın biz gidip çalışalım. 50 işçiye mi ihtiyaç var 50 kişilik kadro alınsın gidip işçi orada çalışsın, kadrolu olsun, gelecek güvencesi olsun. Gelecek güvencesi olmayan bir işçi nasıl verimli olabilir? Yine yapılan bir çalışma burada ifade edildi taşeron işçilerden beklenen verimin alınamadığı da ifade edildi. Gelecek güvencesi olmayan birisi nasıl olurda verimli bir çalışma sergileyebilir? Herhalde bunun da oturulup düşünülmesi gerekiyor.

Bir diğer temel konu değerli arkadaşlarım, taşeron işçilerin kıdem tazminatı hakları da yok arkadaşlar. Çünkü sözleşmeleri birer yıllık, hangi şirketlerde çalıştıklarını bilmiyorlar. Ama bildikleri kendilerine belediyede veya bir kamu kuruluşunda veya TBMM’de bir görev verildi çalışıyorlar orada. Hangi işverene bağlılar bilmiyorlar. Bir arkadaşım çalıştığı kurumda, aynı kurumda çalışıyor ama tabi olduğu işveren sayısıyla ilgili şöyle bir kart demeti verdi. Aynı yerde çalışıyorum, her yıl işverenim değişiyor, benim asıl işverenim olan kamu kurumuyla ben değişmiyorum diyor. Neden bu değişiklik? Çünkü bu kişinin kıdem tazminatı hakkı elinden alınıyor.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik sosyal hukuk devleti. Anayasanın değişmez maddelerinden birisi. Sosyal devlet yanında çalıştırdığı işçinin hakkını yer mi? O işçiye hakkını vermesi lazım. Evrensel hukukun gereğidir bu. Eğer siz böyle bir tabloyu çiziyorsanız gerçekten de son derece dramatik bir süreç yaşanıyor bunu hep beraber sizin takdirinize sunmak istedim.

Karayolları Genel Müdürlüğünde 6 bin 500 taşeron işçisi çalışıyor. Bunlar hak aradılar, dava açtılar, Yargıtay onayladı kadroya alınmaları gerekiyor. 6 bin 500 işçi Yargıtay kararı olmasına rağmen kadroya alınmıyor. Bütün taşeron işçisi arkadaşlarım diyorlar ki onları kadroya alın, mahkeme kararlarını uygulayın, en azından bizde aynı hukuki süreçten yararlanmış olalım.

Bir başka temel sorunları, bizim diyorlar toplu sözleşme hakkımız yok. Örgütlü toplum olmak istiyoruz, örgütlenmek istiyoruz, bizim de toplu sözleşme hakkımız olsun. Çalışıyorsak aynı işyerinde 10 yıldır, 20 yıldır neden 10 yıldır, 20 yıldır biz asgari ücrete mahkumuz. Kadrolu çalışan işçiyle aramızda dağlar kadar fark var. Dolayısıyla bu farkın giderilmesi gerekir diye söylüyorlar.

Yine önemli bir sorun. İşçi arkadaşlarımız şunu söylüyorlar. Bize diyorlar ki gidin hakkınızı mahkemede arayın itiraz ettiğiniz zaman. Mahkemede hak aramak Türkiye’nin en pahalı işlerinden birisi. Avukat parası vereceğim, mahkeme harçlarını yatıracağım, yıllarca bunu takip edeceğim, sonunda birileri çıkıp bana hak verecek. Ben asgari ücretle bunu nasıl yapacağım diyor. Bu soruna da çözüm üretilmesi gerektiğini ifade ediyorlar.

Bir diğer son konu özel istihdam bürolarının kiralık eleman hakkı verilmesini uygun görmüyorlar. Özel istihdam büroları kiralık eleman tahsis etmemeli belli kuruluşlara. Yani insan ticareti 21.yüzyılın Türkiye’sinde yapılmamalı diyorlar.

Bu konular üzerinde görüş birliği sağlandı. Ben medyanın önünde sizlere sözüm söz onu söyledim. Taşeron işçilik kavramı 21.yüzyılın Türkiye’sine yakışmıyor. 21.yüzyılın Türkiye’sinde işçiler ömür boyu asgari ücrete mahkum edilemez. 21.yüzyılın Türkiye’sinde herkesin örgütlenme hakkı vardır. Bu konuda bazı arkadaşlarım umutsuzluklarını dile getirdiler. Çözülemez diye bakıyorlar bu soruna. Bu sorun Almanya’da yoksa, Fransa’da yoksa, İngiltere’de yoksa, Japonya’da yoksa bizde de olmamalı. Ne farkımız var onlardan? Bizde hukuk işlemiyor onlarda hukuk işliyor. Bizde alın terine önem verilmiyor onlarda alın terine önem veriliyor. Niye bizde birinci sınıf demokrasi yok? Sizin örgütlenme hakkınızı niye sizin elinizden alıyorlar? Anayasal hakkınız. En temel insanlık hakkıdır. Parlamentoda takipçisi olacağız. Burada gündeme gelen konular hakkında bir kanun teklifi hazırlayacağız. Kanun teklifini buraya katılan bütün taşeron işçi derneklerine göndereceğiz, yöneticilerine göndereceğiz. Sizde bir bakın, son şeklini verin. Sendikalarımıza da göndereceğiz. Görüşbirliği sağlandıktan sonra bunu kanun teklifi olarak TBMM Başkanlığına vereceğiz ve parlamentoda da takipçisi olacağız. Kuşkusuz sadece bizim takipçisi olmamız yetmiyor. Sizin de bu işin takipçisi olmanız gerekiyor.

Ben hepinize teşekkür ediyorum. Toplantımıza katıldınız, bize şeref verdiniz. Sizlerin haklarını savunmakta bizim görevimiz bunu da bilmenizi isterim. Cumhuriyet Halk Partisi

Soru- Sayın Genel Başkanım 30 Aralıkta binlerce insan milli eğitimde çalışanlar işsiz kalacak. Ona da bir değinin.

Kemal KILIÇDAROĞLU- 30 Aralıkta gerçekten de milli eğitim bakanlığında binlerce taşeron işçisi işsiz kalacak. Buda çok önemli bir dram. Neden 30 Aralık’ta işsiz kalacak? Çünkü yapılan sözleşme bunu öngörüyor. Oysa bunun sürekli olması lazım. Üstelik orada çalışan arkadaşlarımız diyorlar ki, okul müdürü ne diyorsa biz yapıyoruz. Ne diyorsa yapıyoruz. Görev alanımız her şeyi yapmak. Tanımlanmamış bile. Ama şimdi işsiz kalacaklar tabi onu da dile getiriyorlar. Onu da ifade edelim.

Soru- Cumhurbaşkanımız 3 çocuk diyor, 5 çocuk diyor Sayın Başkanım. Biz nasıl asgari ücretle geçinelim. Ev kiramızı, elektrik, su faturamızı ödeyemiyoruz. Muhafazakar partimiz AKP hükümeti bunu görmüyor mu? Bizler açız, geçinemiyoruz, asgari ücretle geçinemiyoruz. 800 TL Çalışma Bakanımız iyi para diyor.

Kemal KILIÇDAROĞLU- Peki arkadaşlar. Çok teşekkürler değerli medya mensupları.

Kaynak: chp.org.tr

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Simon Ne Demek Simonlar

4857 Sayılı İş Kanunu Kimleri Kapsar

6772 Sayılı İlave Tediye Kanunu